Grafiker olan Alizée Lafon, filmlerde kullanılan ve
ikonlaşmış eşyalardan posterler tasarlamış. Minimal yaklaşımı ve renk
tonlarının güzelliğiyle sanatçının ürünleri gerçek anlamda harika.
The Hobbit: The Desolation of Smaug ilk afiş ve ilk fragman
yazan: titiemre
tarih: 6/11/2013 01:28:00 ÖÖ
etiket: the hobbit, the hobbit desolation of smaug, the hobbit desolation of smaug ilk afiş
yorum:
Hiç yorum yok
Peter Jakson tarafından sinemaya üç film
olarak uyarlanacak olan The Hobbit, serinin ikinci filmi The Hobbit: The
Desolation of Smaug’un ilk afişi yayınlandı. 13 Aralık 2013’te vizyona girecek
olan filmin fragmanı ise yarın yayınlanacak.
2012 yılının en iyi 10 kitabı
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/10/2013 05:17:00 ÖS
etiket: 2012 yılının en iyi 10 kitabı, liste
yorum:
2 yorum
Edebiyat
eleştirmenleri tarafından hazırlanmış ntvmsnbc tarafından yayınlanan listeye
göre 2012 yılının en iyi 10 kitabı aşağıdaki gibi sıralanmış.
10
- Pascal Mercier, Lizbona'a Gece Treni
9-
Murat Gülsoy, Baba, Oğul ve Kutsal Roman
8-
Murathan Mungan'ın Seçtikleriyle Bir Dersim Hikayesi
7-
Şule Gürbüz, Coşkuyla Ölmek
6-
Roberto Bolano, 2666
5-China
Mieville, Şehir ve Şehir
4-
Javier Cercas - Salamina Askerleri
3-
Jonathan Franzen, Özgürlük
2-
Yaşar Kemal, Çıplak Deniz Çıplak Ada
1-Hermann
Broch, Vergilius'un Ölümü
JÜRİ:
*Burcu
Aktaş, Radikal Kitap
*Elif
Bereketli, SabitFikir
*Kaya
Genç, Milliyet Kitap
*Semih
Gümüş, Notos-Radikal Kitap
*Melisa
Kesmez, Radikal Kitap
*Sibel
Oral, Taraf Kitap
*Aysu
Önen, SabitFikir
*Ömer
Türkeş, Radikal Kitap
*Oylum
Yılmaz, SabitFikir
Yazarların
kendi ilk 10 listesine şuradan ulaşabilirsiniz.
yaşar kemal ve gezi parkı direnişi hakkında
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/10/2013 05:10:00 ÖS
etiket: gezi parkı, haber, yaşar kemal
yorum:
Hiç yorum yok
''Kültürün imhası aynı anda, insanlığımızın da imhası
olur. Ama bilinmesi gerekir ki bir toplumun sağlığı, gücü ve doğruluğu tolerans
olduğunda belli olur. Eğer zulüm görürse o zaman acımasız olur zayıflar ve
yaratıcılığını yitirir.'' Yaşar Kemal, Gezi Parkı direnişini yazdı...
Yaşar Kemal, La Repubblica gazetesine, Gezi Parkı’nda
başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan direniş hakkında yazdı:
''Her zaman söylediğim ve desteklediğim gibi dünya bir
kültür bahçesidir. Orada binlerce çiçek yetişir ve her çiçeğin kendi rengi ve
kokusu vardır. Dünyamız bu bin çeşit çiçeklerle çok güzeldir. Kültürler
bunlarla daha da güzelleşirler. Ama bir çiçek yok edilirse o zaman rengi ve
kokusu da dünyada biter.
Kültürün imhası aynı anda, insanlığımızın da imhası
olur. Ama bilinmesi gerekir ki bir toplumun sağlığı, gücü ve doğruluğu tolerans
olduğunda belli olur. Eğer zulüm görürse o zaman acımasız olur zayıflar ve
yaratıcılığını yitirir.
Irkçılık da en ağır hastalıktır. Varlıkların yok
edilmesi, nefret tohumlarının insanların kalbinde beslenmesinde ırkçılık
vardır.
Ve ifade özgürlüğü ve demokrasiye karşı yaratılan kin
bizim neslimizde felaketler için büyük rol oynamıştır ve asla affedilemez.
Bugün bize gereken demokratik bir rejimdir ve asla insanlık dışı bir baskı ile
olmamalıdır.
Gerçek bir demokratik düzeni oturtmak gerekir. Çünkü
demokrasi bir gerekliliktir, bir denge unsurudur. Bir rejim de herkesin kendi
haysiyetinin olması ve başlıca temel haklarından esirgenmemelidir. Onurumuzu,
ekmeğimizi ve zengin kültürümüzü kurtarmak bizim elimizdedir. Gelin hep
birlikte uygun bir demokrasi için el ele vererek yüreğimizi, zihnimizi bir
araya getirelim.''
tek çizgi çizimler
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/06/2013 04:54:00 ÖS
etiket: sanat, tek çizgi, yaratıcı fikirler
yorum:
Hiç yorum yok
patti smith: we are all capulchu!
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/06/2013 04:32:00 ÖS
etiket: gezi parkı, haber, patti smith
yorum:
1 yorum
Gezi Parkı Direnişi’ne sevdiğimiz insanlardan da destek
almak mutluluk veriyor. Üstelik bu sevdiğimiz kişiler sadece ülkemizden değil
diğer ülkelerden de olabiliyor. Direnişe destek veren Patti Smith onlardan
biri.
yazarlardan gezi parkı direnişi için çağrı
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/04/2013 08:34:00 ÖS
etiket: gezi parkı, haber, yazarlardan gezi parkı direnişi için çağrı
yorum:
Hiç yorum yok
“Biz aşağıda imzası olan yazarlar İstanbul’daki bir
parkın yok edilmesine karşı protesto hakkını kullanmak isteyen halkın, polis
güçlerinin durmaksızın süren şiddetli saldırıları ile baş başa bırakılması ve
devletin üst düzey yöneticilerinin polis şiddetini durdurmak için tedbir
almamaları sonucu tüm Türkiye’ye yayılan protesto gösterilerinin halkı dinlemek
yerine giderek artan bir şiddetle bastırılmaya çalışılmasını kınıyoruz.
Ülkeyi halk adına yönetenlerin görevi bu durumda
öncelikle vekaletini aldığı insanların isteklerini dinlemek ve polis ile halkı
karşı karşıya bırakmaktan kaçınmak olmalıdır. Bu nedenle devlet ve hükümetin
yönetici kadrosunu ivedi olarak polis güçlerinin şiddetli saldırısını durdurmak
için çağrı yapmaya ve daha sonra halkın isteklerini dinlemek için bağımsız bir
kurul oluşturmaya davet ediyoruz.”
BİLDİRİDE İMZASI BULUNAN YAZARLAR:
Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Buket Uzuner, Ayşe Kulin,
Ece Temelkuran, Hasan Ali Toptaş, Ali Çimen, Aslı Tohumcu, Canan Tan, Ayfer
Tunç, Onur Caymaz, İclal Aydın, Mine Söğüt, Berrak Yurdakul, Deniz Gezgin,
Kürşat Başar, Hamdi Koç, Hikmet Hükümenoğlu, Hatice Meryem, Demet
Altınyeleklioğlu, Ünver Alibey, Hakan Bıçakçı, Ahmet Tulgar, Celil Oker, Irmak
Zileli, Umay Umay, Yiğit Karaahmet, Başar Başarır, Yalçın Tosun, Altay Öktem,
Zeynep Çavuşoğlu, Lale Müldür, Vildan Çetin, Sezer Ateş Ayvaz, İsmail Güzelsoy,
Deniz Durukan, Karin Karakaşlı, Yasemin Yazıcı, Fatih Balkış, Dursun Göçmen, Merve
Küçüksarp, Atalay Girgin, Leyla Ruhan Okyay, Selim Temo, Aslı Solakoğlu, Fırat
Demir, Mehmet Said Aydın, Oray Eğin, Şükran Yücel.
41. istanbul müzik festivali
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/03/2013 06:10:00 ÖS
etiket: etkinlik, festival-fuar, istanbul müzik festivali
yorum:
Hiç yorum yok
İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ’NİN
BU YILKİ TEMASI “ZAMAN VE DEĞİŞİM”
41. İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ
4–29 HAZİRAN 2013
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından
Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Müzik Festivali, 41. yılında
müzikseverleri dopdolu bir programla karşılıyor.
Festival
sponsorluğunu 2006 yılından beri Borusan Holding’in üstlendiği İstanbul Müzik
Festivali, bu yıl “Zaman ve Değişim” teması etrafında, 4–29 Haziran tarihleri
arasında gerçekleştiriliyor. 41. İstanbul Müzik Festivali’nin programı, son
dört yıldır festivalin basın toplantılarına mekân ve ikram desteği veren Four
Seasons Hotel Istanbul at the Bosphorus’da
düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Basın toplantısına, konuşmacı
olarak İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Borusan Holding Yönetim
Kurulu Üyesi ve Borusan Kültür Sanat Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi ve İstanbul
Müzik Festivali Direktörü Yeşim Gürer Oymak katıldı.
41. İstanbul Müzik Festivali’nin
afişi Sarkis ve Bülent Erkmen işbirliğiyle
hazırlandı. Günümüzün önde gelen güncel sanatçılarından Sarkis’in parmak izi ve el yazısı, İKSV Kurumsal Kimlik
Danışmanı Bülent Erkmen’in
tasarımıyla festival afişine dönüştü. Basın
toplantısında, Bülent
Erkmen’in festival afişleriyle ilgili hazırladığı özel video mesajı da salona
kurulan ekranda gösterildi.
41. İstanbul Müzik Festivali, aralarında Vadim Repin, Maxim Vengerov,
Shlomo Mintz, Mario João Pires, Khatia Buniatishvili, Magdelena Kožená,
Kim Kashkashian, Sol Gabetta gibi isimler ile dünyanın önde gelen orkestralarından Deutsche Kammerphilharmonie Bremen ve Münih Oda Orkestrası’nın da bulunduğu 500'e yakın yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’da ağırlayacak.
Shlomo Mintz, Mario João Pires, Khatia Buniatishvili, Magdelena Kožená,
Kim Kashkashian, Sol Gabetta gibi isimler ile dünyanın önde gelen orkestralarından Deutsche Kammerphilharmonie Bremen ve Münih Oda Orkestrası’nın da bulunduğu 500'e yakın yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’da ağırlayacak.
41. İstanbul
Müzik Festivali’nde orkestralı konserler, oda müziği ve resitaller ile bazıları
özgün programlardan oluşan toplam 22 konser yer alıyor. Şehri kucaklamak üzere
farklı mekanlarda da dinleyicilerle buluşmaya özen gösteren festival bu yıl ilk
defa
Surp Vortvots Vorodman Kilisesi'ni kullanacak. Festivalin bu yılki diğer mekânları arasında Aya İrini Müzesi, Süreyya Operası, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Galata Mevlevihanesi Müzesi, Galata Rum İlköğretim Okulu, İstanbul Modern ve
İş Sanat Kültür Merkezi bulunuyor.
Surp Vortvots Vorodman Kilisesi'ni kullanacak. Festivalin bu yılki diğer mekânları arasında Aya İrini Müzesi, Süreyya Operası, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Galata Mevlevihanesi Müzesi, Galata Rum İlköğretim Okulu, İstanbul Modern ve
İş Sanat Kültür Merkezi bulunuyor.
41. İstanbul Müzik Festivali, verdiği eser
siparişleriyle çağdaş müzik repertuvarına katkıda bulunmaya da devam ederek çeşitli
dünya ve Türkiye prömiyerlerine ev sahipliği yapacak. Festival tarafından
değerli bestecimiz Kâmran İnce’ye sipariş edilen “Nasreddin Hoca” adlı eserin dünya prömiyeri, Berlin Counterpoint
Ensemble tarafından gerçekleştirilecek. Festivalin besteci Peteris Vasks’a Amsterdam
Sinfonietta, Amsterdam Viyolonsel Bienali ve Toronto Senfoni Orkestrası’yla
ortak siparişi Viyolonsel Konçertosu'nun Türkiye prömiyerini ise Sol Gabetta
yapacak.
Festivalde genç müzisyenlere yönelik özel projeler
de yer alıyor. Geçtiğimiz yıl, ülke çapında genç yetenekleri keşfetmek ve
teşvik etmek amacıyla başlatılan “İstanbul Müzik Festivali Genç Solistini
Arıyor” projesi bu yıl viyolonsel dalında devam ediyor. Konservatuvar
öğrencilerini festival izleyicileriyle buluşturan “Açık Konservatuvar” projesi ise bu yıl 9 Haziran Pazar günü Galata
Rum İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilecek.
Basın
toplantısında konuşma yapan İKSV
Yönetim Kurulu Başkanı Bülent
Eczacıbaşı,
İstanbul Festivalleri’nin bu yılki tanıtım ve duyuru afişlerinde yeni bir işbirliğine gidildiğini duyurarak
“Farklı sanat dallarının önde gelen temsilcilerinin desenleri, yapıtları, işaretleri ve el yazıları, grafik tasarımcı ve İKSV Kurumsal Kimlik Danışmanı Bülent Erkmen’in tasarımıyla festival afişlerine dönüşecek. 41. İstanbul Müzik Festivali’nin afiş görselinde de günümüzün önde gelen güncel sanatçılarından Sarkis’in parmak izi ve el yazısını görüyorsunuz. Disiplinlerarasılığın ilham verici gücünü kullanan bu işbirliklerini, 2013 yılında gerçekleştireceğimiz Film ve Caz Festivalleri’nde ve önümüzdeki yıllarda da farklı sanatçıların katılımıyla devam ettireceğiz.” dedi. İstanbul Müzik Festivali’nde gençlere yönelik projelerin de artırılarak devam edeceğinin altını çizen Eczacıbaşı ayrıca İstanbul genelinde farklı mekânlarda ücretsiz konserler gerçekleştirerek klasik müziği kentin değişik noktalarına taşımayı ve daha büyük kitlelere ulaştırmayı hedeflediklerini de belirtirken, konuşmasını
“bugün burada bizi ağırlayan Four Seasons Hotel at the Bosphorus’a ve başta festival sponsoru Borusan olmak üzere bize desteklerini sürdüren tüm kurum ve kuruluşlara içten teşekkürlerimizi sunuyor, etkinliklerimizi kamuoyuna duyurmak konusundaki çabalarınız için sizlere de
teşekkür ediyorum.” sözleriyle sonlandırdı.
İstanbul Festivalleri’nin bu yılki tanıtım ve duyuru afişlerinde yeni bir işbirliğine gidildiğini duyurarak
“Farklı sanat dallarının önde gelen temsilcilerinin desenleri, yapıtları, işaretleri ve el yazıları, grafik tasarımcı ve İKSV Kurumsal Kimlik Danışmanı Bülent Erkmen’in tasarımıyla festival afişlerine dönüşecek. 41. İstanbul Müzik Festivali’nin afiş görselinde de günümüzün önde gelen güncel sanatçılarından Sarkis’in parmak izi ve el yazısını görüyorsunuz. Disiplinlerarasılığın ilham verici gücünü kullanan bu işbirliklerini, 2013 yılında gerçekleştireceğimiz Film ve Caz Festivalleri’nde ve önümüzdeki yıllarda da farklı sanatçıların katılımıyla devam ettireceğiz.” dedi. İstanbul Müzik Festivali’nde gençlere yönelik projelerin de artırılarak devam edeceğinin altını çizen Eczacıbaşı ayrıca İstanbul genelinde farklı mekânlarda ücretsiz konserler gerçekleştirerek klasik müziği kentin değişik noktalarına taşımayı ve daha büyük kitlelere ulaştırmayı hedeflediklerini de belirtirken, konuşmasını
“bugün burada bizi ağırlayan Four Seasons Hotel at the Bosphorus’a ve başta festival sponsoru Borusan olmak üzere bize desteklerini sürdüren tüm kurum ve kuruluşlara içten teşekkürlerimizi sunuyor, etkinliklerimizi kamuoyuna duyurmak konusundaki çabalarınız için sizlere de
teşekkür ediyorum.” sözleriyle sonlandırdı.
Toplantıda
konuşan Borusan Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Borusan Kültür Sanat Yönetim
Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi ise “Borusan olarak toplumumuzun eğitim ve kültür
seviyesini yükseltmeyi ve çağdaş bir toplumun inşası için sorumluluğu
üstlenmeyi öncelikli kurumsal değerlerimiz arasında görüyoruz. Yüksek başarı,
yenilikçilik ve sürekli gelişimi desteklerken, topluma katkı sağlayacak
çalışmalar gerçekleştirmeyi de bir görev kabul ediyoruz. Bu değerleri,
kurucumuz ve onursal başkanımız rahmetli Asım Kocabıyık, Borusan’ın kurum
felsefesinin temellerine oturtmuştu. Yönetimi ondan devralan kuşak olarak
bizler de onun yolundan ilerliyoruz. Sürdürdüğümüz kültür ve sanat
faaliyetlerinin yanı sıra toplumumuzun gelişmesinde büyük payı olan İKSV’nin
düzenlediği İstanbul Müzik Festivali’ne 20 yılı aşkın zamandır destek vermek ve
son sekiz yıldır da sponsoru olmak bizim için bir mutluluk kaynağı.” dedi.
İstanbul Müzik Festivali Direktörü Yeşim Gürer
Oymak ise konuşmasında “Geçtiğimiz yıl İKSV'nin ve Müzik Festivalinin 40.
yılını kutlarken oldukça detaylı bir arşiv çalışması yapmıştık. Festivalin ilk
yıllarındaki programlarıyla bugünün programları içerik açısından oldukça
farklılık gösteriyor. Bugün farklı sanatçıları bir araya getirdiğimiz, sadece
bizim festivalimize özgü projelerin ve eser siparişlerinin prömiyerlerinin ve
genç müzisyenlerimizin daha çok yer aldığı, daha maceracı ve yeniliklere daha
açık bir festival programı oluşturduğumuzu gördüm. Aradan geçen 41 yıllık zaman,
festivalimizi bir yandan olgunlaştırırken diğer yandan kaçınılmaz olarak da
değiştirdi.” diyerek festivalin bu seneki temasının çıkış fikrini açıkladı.
Konser programlarındaki kimi eserler ve projeler “zaman ve değişim”e direkt
gönderme yapan başlıklar taşırken, kimileri biçimsel değişimi ya da belli bir
yüzyıla ait bir stilin farklı bir yüzyılda yepyeni bir müzikal dille ele
alınması sonucundaki değişimi sergiliyor.
Festivalin 2011 yılından bu yana, Türkiyeli ve yabancı bestecilere eser
siparişi vererek, çağdaş müzik repertuvarını zenginleştirmeye yönelik
çalışmalar yaptığını anlatan Yeşim Gürer Oymak, “Birçok festival ve orkestra
artık İstanbul Müzik Festivali'ni eser sipariş eden bir kurum olarak tanımakta.”
dedi. Festival programını anlatırken gençlik projelerine de değinen direktör, “Bizim
genç sanatçılarımızı, gelecekteki umutlarımızı da müzikseverlerin alkışlarıyla
desteklemelerini ve onları cesaretlendirmelerini ümit ediyorum.” sözleriyle
festivalin bu projelere verdiği önemin bir kez daha altını çizdi.
türkiye yayıncılar birliği'nden gezi parkı direnişi için açıklama
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/03/2013 04:55:00 ÖS
etiket: gezi parkı, haber, türkiye yayıncılar birliği
yorum:
Hiç yorum yok
İstanbul, Taksim’deki Gezi Parkı’nın AVM yapılması planına karşı
parkta çadır kurularak başlatılan oturma eyleminin 4. gününde (31 Mayıs 2013)
eylemcilere ve ardından Taksim’e toplanan on binlerce insana karşı polisin gaz
ve su ile müdahalesi iki gündür sürmektedir. Taksim meydanında bugün öğlene
kadar gaz müdahalesi sürmüş, öğleden sonra polisin meydandan çekildiği
haberleri gelmiş olmasına karşın aşırı dozda gaz ve su ile yaralanmalara sebep
olan müdahalelerin diğer illerdeki gösterilerde sürdüğü öğrenilmiştir. İki gün
içinde Taksim’de gözaltına alındığı öğrenilen 100’den fazla insanın
gözaltındaki durumları da merak konusudur.
Polisin protestolara müdahalesi sırasında gaz bombalarını sıklıkla havaya değil vatandaşların üzerine, hatta baş bölgelerine attığı olayda çekilen görüntülerden anlaşılmaktadır. Bu nedenle yaralananlar arasında gazeteci Ahmet Şık ve Osman Örsal ve milletvekili Sırrı Süreyya Önder de bulunduğu, Önder’in hastaneye kaldırıldığı öğrenilmiştir. Havadan helikopterlerle gaz bombaları atıldığı, biber gazı yerine portakal gazı denilen bir gazın ve plastik mermilerin de kullanıldığı, bu araçların ciddi yaralanmalara yol açtığı ulaşan bilgiler arasındadır.
Avrupa Birliği ve ABD Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamalarında polisin orantısız ve aşırı güç kullanmasını eleştirerek endişelerini belirtmişlerdir. Açıklamalarda ifade ve toplanma özgürlüğünün temel insan hak ve özgürlükleri arasında bulunduğunu, Türkiye’nin bağlı olduğu uluslararası sözleşmelerde bu hak ve özgürlüklerin sınırlarının tanımlandığını ölçüde bu hak ve özgürlüklerin güvence altında olması gerektiğini hatırlatılmıştır.
Toplanma özgürlüğü İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nde belirtilen temel bir insan hakkıdır. Bu özgürlük bir araya gelme, topluca ortak ilgi ve çıkarları ifade etme, savunmayı kapsamaktadır. Anayasamızın 34. maddesinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir,” denilmektedir.
Taksim’deki ve diğer illerdeki eylemlerde polisin aşırı güç ve gaz kullanımıyla vatandaşların toplanma ve gösteri özgürlüğü ihlal edilmiş ve edilmektedir. Türkiye Yayıncılar Birliği olarak bu hak ve özgürlüğün devlet eliyle ihlalini kınıyor, yetkilileri bu ihlale bir an önce son vermeye çağırıyoruz.
Türkiye Yayıncılar Birliği
Polisin protestolara müdahalesi sırasında gaz bombalarını sıklıkla havaya değil vatandaşların üzerine, hatta baş bölgelerine attığı olayda çekilen görüntülerden anlaşılmaktadır. Bu nedenle yaralananlar arasında gazeteci Ahmet Şık ve Osman Örsal ve milletvekili Sırrı Süreyya Önder de bulunduğu, Önder’in hastaneye kaldırıldığı öğrenilmiştir. Havadan helikopterlerle gaz bombaları atıldığı, biber gazı yerine portakal gazı denilen bir gazın ve plastik mermilerin de kullanıldığı, bu araçların ciddi yaralanmalara yol açtığı ulaşan bilgiler arasındadır.
Avrupa Birliği ve ABD Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamalarında polisin orantısız ve aşırı güç kullanmasını eleştirerek endişelerini belirtmişlerdir. Açıklamalarda ifade ve toplanma özgürlüğünün temel insan hak ve özgürlükleri arasında bulunduğunu, Türkiye’nin bağlı olduğu uluslararası sözleşmelerde bu hak ve özgürlüklerin sınırlarının tanımlandığını ölçüde bu hak ve özgürlüklerin güvence altında olması gerektiğini hatırlatılmıştır.
Toplanma özgürlüğü İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nde belirtilen temel bir insan hakkıdır. Bu özgürlük bir araya gelme, topluca ortak ilgi ve çıkarları ifade etme, savunmayı kapsamaktadır. Anayasamızın 34. maddesinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir,” denilmektedir.
Taksim’deki ve diğer illerdeki eylemlerde polisin aşırı güç ve gaz kullanımıyla vatandaşların toplanma ve gösteri özgürlüğü ihlal edilmiş ve edilmektedir. Türkiye Yayıncılar Birliği olarak bu hak ve özgürlüğün devlet eliyle ihlalini kınıyor, yetkilileri bu ihlale bir an önce son vermeye çağırıyoruz.
Türkiye Yayıncılar Birliği
akla gelince hüzünleniyor insan
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/03/2013 01:02:00 ÖS
etiket: sensizliğe adanmış yazılar, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Yavaştan sesler yitmeye başladığında ışıkların değerini
anlar oldum. Gözümüzün gördüğü yere kadar başını eğmiş sokak lambaları
aydınlatıyordu yolumu, tüm kargaşa bitince, huzmelerin arasından sızan yağmur
damlaları ağırdan ağırdan naza çekiyordu kendilerini. Toprak kokusu çoktan
doldurmuştu geceyi.
Tek başıma kaldığı söyleyeceğim kimse yoktu kendimden
başka, şapkamdan süzülen damlanın teki sigaramı söndürmeseydi ciğerlerimi
doldurmaya devam edebilirdim halbuki, fakat gecenin sessizliğinde sarhoş olmuş
gökten süzülen yağmurun içine bir cız sesi karıştığında, göz kırpması gibi
yenileniyor insan beyni. Farkına varıyorum.
Hissettiklerimin çoğu yeni desem tümden yalancı çıkar
çok da para kazanabilirdim ama ne cebimde içecek param var ne de hislerim yeni.
Anlaşılan o ki zamanın içinde yıpranmış umutlar büyüyor, geçen günler elime çok
da bir şey tutuşturmasa da öldürmüyor aynı zamanda.
Yürüyorum, sokak uzadıkça uzuyor, süzülüyor ayaklarımın
altından damlalar, yolunu bulmak için birini durdurup soru sorma gereği de
duymuyorlar, dertleri de yalnız bu olsa gerek.
Paltomun omuzları su su çekiyor, nefes alışlarımdan
belirli aralıklar su birikiyor burnumda, siliyorum. Kendimle birlikte,
ceplerimde ellerim ağır ağır sokağın ortasında yürüyorum. Gece çoktan uykuya dalmış,
gün kalkmak için vaktini bekliyor.
Düşündükçe yalan söylemediğim de ortaya çıkıyor, yeni
değil yaşadıklarım, bunlarım hiçbiri muhtemelen hiç bitmeyecek. Ayrılık denen
şey kimilerine göre büyük sorunlar teşkil etse de bazısına göre kolaya kaçıp paçayı
kurtarma çabası. Sürekli büyük çoğu da boş laflar söylendiğinde teker teker
yutuluyor her biri, anlık duyguların pençesinde çırpınırken alınan kararların
gölgesinde durmak ise zaten tahmin edilen bir eylem.
Ayağıma gelen taşa vuruyorum. Sektikçe sekiyor inişte,
bilmeyen, görmeyen aşağılarda bir yerlerde birilerinin selden boğulacağını
söyler muhakkak süzülen suları görse. Ayağımı her bastığımda ayakkabımın
üzerine doğru çıkışı ise hep fizik kurallarından.
Dayanamayıp bir sigara yakıyorum. İçime çektiğim
dumanla dolan ciğerlerimin acısını hissediyorum göğsümde, her ışığın açısına
göre dalgalanmalar yapan dumanım esmeye başlayan rüzgara karışıyor. Azıcık serinliyor
etraf, toprak kokusu dağılıyor. Gecenin içine uğultular doluyor hafif hafif,
yoluma devam ediyorum.
Üzüldüğüm insanlar var bu hayatta. Tanıdığım kadarıyla
hiç de tanıdığım kişiymiş gibi davranmayanlar var, insanoğlu çok garip bir
varlık, küçüklüğün, saflığın, utanmanın, belki de hayatın ona sunduğu oyunun
etkisiyle yapabiliyor bunu, suçu bu yüzden sadece ona yüklemek olmaz.
Sevdiğim, değer verdiğim insanlar da var, oturup bir
insana derdini anlatabilmek hele hele o insanın anlattığınız derdi anlaması
kadar rahatlatan başka bir şey var mı? Yüreğim huzurla doluyor. Anlaşılmamak hislerin
en kötüsü.
Adını unuttuğum bir günde, adını unutmaya çalıştığım
insanları düşünüyorum, aklımdan hiç çıkmayan insanları anımsıyorum. Her duman
çekişimde zihnim biraz daha açılıyor, esen rüzgara inat yürümeye devam ettikçe
sokaklar inadına daha da uzuyor. Ara ara kediler çıkıyor bir yerlerden, kimi
pencereden ışıklar vuruyor geceye, kimi sokak lambası yaşama göz kırpmış, bazı
yaprakların yoluna devam edebilmesi için yardım gerekli… ben sürekli bir
şeyleri düşünerek yürüyorum. Şehir yeni bir gün için hazırlanmaya başlamadan
önce aklımdaki tüm düşünceleri, hissettiklerimi bir kenara bırakabilmek için
çaba sarf etmem gerektiğini biliyorum. İçimden kimi zaman küfür etmek geliyor. Ağzını
bozmak sinirlendiğinde sigaraya sarılmak gibi. Bu sessizliğin içinde,
içimdekileri bağıra bağıra kussam, sonu belli bir senaryo yazmış olurum, içime
atmaktansa kendimle konuşmak, beni en çok anlayan kişiyle dertleşmek, bilmem
hangi saatte, hafif soğuk gecenin içinde yapılması en güzel olay, tütünü de
unutmamak gerek. Yine de akla gelince hüzünleniyor insan.
Ve yağmur…
kısa kısa #7
-Dan
Brown’ın yeni kitabı Cehennem çoktan piyasaya sunuldu, tükendi, yeni baskısı
oldu vs. zaten pek de bir edebi ürün beklemesek de sırf yoğun iş hayatı,
koşturmaca, sıkıntı giderme gibi konulardan uzaklaşmak için tercih
edilebileceğini söyleyebiliriz. Zaten kitap ileride filmi çekilir bunun
edasıyla yazıldığı için bir çırpıda okunur cinsten. Kitabın tek getirisinin
İstanbul turizmine yoğun katkı sağlamasıdır.
-Makyaj
insanı tümüyle değiştirebilir. Özel olarak farklı efektler kullanılarak yapılan
makyajlar ise insanı farklı bir varlığa dönüştürebilir. Gerek sahne gerekse
sinema için makyaj gerekli bir unsur. Burada sanatçıların makyajdan sonraki
halleriyle kendi görüntülerinin karşılaştırmasını bulabilirsiniz. Ciddi derecede
iyi.
-Yazı
karakteri bir nevi sizin kendi kişiliğinizle alakadar. Yerine göre de yazı
karakteri kullanılıyor. Gidip de bir makaleyi Comic Sans MS ile yazamazsınız,
yani yazarsınız tabii ki lakin olmaz. Ne demeye çalıştığımızı anlatmış olmayı
umuyoruz. Sizin fontunuz hangisi bilmiyoruz fakat zombilerden hoşlanan
birisiyseniz şuradaki font tam sizlik.
-Paranormal
durumlar insanı korkutsa da hep bir çekiciliğe sahiptir. Genellikle de daha
etkili olsun diye kasvetli bir ortam oluşturulur, sesler fısıltıya döndürülür,
her kıpırtıda bir irkilme gerçekleştirilir. Bu adreste de hayaletli fotoğraflar
mevcut. Gerçek midir değil midir bilemiyoruz ama yine de ürpertici.
-Instagram
güzel bir uygulama kabul edersiniz. Ne şekilde kullandığınıza göre de
şekilleniyor, mantık çerçevesinde gerçekleştirilen her eylem öyle oluyor gerçi,
neyse. Paul Tellefsen adında bir öğrenci Instagram üzerine bir proje
hazırlamaya karar vermiş ve bir süre sonra bu proje kendiliğinden gelişerek
kullanıcıların bu uygulamayı niçin kullandıkları, uygulamanın kullanıcılarına
neler kattığı konusunda bir belgesele dönüşmüş. Belgeselin 25 dakikalık
videosunu buradan izleyebilirsiniz.
-Halen meselenin sadece birkaç ağaç olduğunu düşünenler var. İlginç değil mi?
-Halen meselenin sadece birkaç ağaç olduğunu düşünenler var. İlginç değil mi?
the xx - islands
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 6/01/2013 10:00:00 ÖÖ
etiket: en iyi video klipler, islands, the xx
yorum:
Hiç yorum yok
Aşkın yahut ayrılığın ikonik ve minimalist bir şekilde anlatıldığı video klip en
iyiler seçkimizde yerini alıyor. Keyifli seyirler.