Yazan: cunayet
Bildiğim ve bilmek zorunda olduğum her şeyi kendimle birlikte bilgi cehennemine gömeceğim,
Belki biraz da üstüne işerim; ama şimdilik kestiremiyorum.
Kavramak başlı başına büyük bir problem,
Nedense hiçbir bokta iyi olmayan ben, şu sikik dünyanın ne demek istediğini hemen kavrıyorum.
Korkak gevezelerden başka neyiz ki biz?
Akıllı korkaklar ordusunun boka batmış ayakçılarıyız hepsi bu,
Biliyorsun bunu değil mi güzelim?
Biz seninle en son ne zaman seviştik, Ben hangi torbacının afrodizyak banyosu tribi yaşatan sentetiğine bulaşmıştım biz birlikte çığlık atarken.
Evde yemek yok, biraz bira var ve istediğim kadar çeşme suyu,
Tüm sahipliğim bu kadar.
Biz seninle küçük bir tek kağıtlı değil miydik?
Aynı dumanı iki kere çevirmek en sevdiğimiz çığlık girişi değil miydi?
Biz kitaplara gömülüp hep olmayan dünyalara kaçmak isterken,
Sen, beni bu dünyanın bokunda yalnız bıraktın.
Mesele boka batmak da değil, mesele sahipsizliğimiz.
Öğle güneşi gibi bizi kavuran sahipsizliğimiz.
Ben tüm sentetikleri senin için biriktirdim,
Aklımın her hücresini senin için parçaladım
Ben, seni sabah tezgahın üstünde kalan son kapak kadar sevmişken,
Sen, beni burada boş kafanın sahipsizliğine gömdün.
Kurtuluş ne prozac, ne de kollarımda açtığım paslı jilet izleri...
Kollarım dünyayı tutamayacak kadar zayıf, seni saramayacak kadar korkak şu an.
Gel güzelim bizim yıkılmış çaresizliğimize üflüyorum son dumanı.
Balık öldü, Nebahat artık sana seslenmiyor sabahları.
Küçük bir ejderha isterdin ya sen,
Çakmak bitince zuladan çıkıp bizi ateşleyebilsin derdin
Ve dumanı salardın hayalindeki ejderhanın yüzüne.
Ne bileyim artık buralar çok sessiz,
Kediler bile sevişmiyor, ejderhalar düşlerimi terk etti.
Gelme güzelim ben bu çukura tek başıma yeterim.